Sanat
Bir düğmeye basit bir dokunuşla, zaman ve mekânı birkaç yüzyıl kısaltabilecek
güce erişen insan düşüncesi, yepyeni ve şiddetli korkuları da beraberinde
getirdi. Bilim, endüstri, teknik ve politika alanında meydana gelen birbirine
bağlı ve sürükleyici gelişmeler, toplumlara özgürlük getirdiği kadar,
huzursuzlukları da arttırdı. Özellikle 1945 sonrası, insanların gökyüzüne
tırmanışları, yeryüzündeki büyük sermaye hareketleri, insana yakışmayacak
katliamlar, endüstriyel ve teknik gelişmeler, şiddetli ve yıpratıcı
korkuları da beraberinde getirdi. Bütün bunlar, bugünkü insanın sanata bakış
tarzını da biçimlendiren gelişmelerdir.
Günümüzde, insanların karşı karşıya kaldığı
psiko-sosyal sorunlara çözüm olabilecek alanlardan biri de sanattır. İnsan
duyarlığının karmaşık ürünleri olan ve daima insan özgürlüğünün
hakkını arayan sanat eserleri, bazı kalıpları sürekli olarak zorlayıp aşar,
onların nitelik olarak daha üstün ve yoğun yeni seviyelere ulaşmasını sağlar.
Tolstoy, "İnsanın bir
zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı
duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya
kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmıştı"
der. İnsan, nasıl duymaya, düşünmeye başladığı andan itibaren
kelimenin gerçek anlamıyla hayata girmiş olursa, insanlık da duygularını
ve düşüncelerini sesler, çizgiler ve renklerle canlı ve cansız simgeler
halinde şekillendirmeye başladığı andan itibaren, gerçekten tarih
sahnesine çıkmış olur. Sanat; din ve felsefe gibi, insanı günlük hayatın
dar kalıplarından kurtaran bir teneffüs anı gibidir. Sanatta güzeli,
bilimde doğruyu arayan insan ruhu ve zekâsı, aslında kendini aramaktadır.
Din, felsefe, bilim, sanat ve hatta teknik gibi alanlar, birbirine sıkı sıkıya
bağlıdırlar. Her sanat eseri, var olan bir şey ile, bir nesne ile ilgilidir;
belli bir varlığı anlatır, ondan bir kesit ortaya koyar. Bir resim, belli
bir tabiat parçasının resmidir veya bir insan görüntüsüdür. Bir tiyatro
oyunu, belli olayların simgelenmesidir. Bir şiir ya da müzik parçası, ya
tabiattan ya da insan ruhundan, insan duygularından bir anlatımdır. Sanatçının
gördüğü, kavradığı ve gerçeklik olarak belirlediği varlığın bilgisi,
sanatın öz konusunu oluşturur.
Bugün Türkçe'de, iyi yapılan her iş için «sanat»
kelimesi kullanılmaktadır. Türkçe'deki «sanat» kelimesi, kapsamı bakımından,
pek çok oluş ve nesnelere ilişkin durumu içine almaktadır. Bugün, hiç şüphe
duymaksızın en yaygın biçimde kullandığımız «sanat» kelimesi,
etimolojik bakımından Osmanlıca'ya dayanmaktadır. Osmanlıca'nın kelime
kaynakları olan Arapça ve Farsça'da, sanat kavramını ifade etmek için
kullanılan durumu oldukça farklıdır.
Sanat kelimesi Arapça'da amel, iş yapma anlamlarını
veren «san'a» kökünden gelmektedir ve yapılan iş, alet yardımıyla,
belirli bir el becerisiyle sürdürülen marangozluk, duvarcılık gibi meslek
dallarını kapsamaktadır. Görüldüğü gibi bu kelime Arapça'da, insanın
akıl ve zekâsını kullanarak yaptığı işleri anlatır. Bugünkü Türkçe'de
kullandığımız «sanat» kelimesi, Osmanlıca'da bir değişiklik geçirmiş,
yeni kazandığı anlam ve muhtevayla birlikte benimsenmiştir.
Bir an için, karmaşık yapısını, ilgili olduğu
pek çok kavramı bir yana bırakıp, sanatı " insanlar arasında anlaşmayı
sağlayan bir araç " olarak kabul edebiliriz. Bugün Türkçe'de iyi yapılan
her iş için "sanat" kelimesinden yararlanıp; "askerlik sanatı",
"güzel konuşma sanatı" gibi kalıpları tekrarlar dururuz. O halde,
yapılan bir iş veya hareketin, güzel, gelişmiş ve etkileyici bir biçimde görünmesi,
onu bir sanat olarak tanımlamamıza sebep olmaktadır. Bu, şu demektir; insan
yaptığı işi yüceltebildikçe, ona bir parıltı katabildikçe, sanat
olgusuna biraz yaklaşabilmiş sayılır. Yani sanatın ayırıcı özelliklerinden
biri, onun günlük, basit ve sıradan şeylerin üstünde olmasıdır. Sanatı
bazen, şöyle de tarif ederler: "İnsan aklının eşya üzerindeki pırıltısı"
. Bu, yüzlerce tariften yalnızca bir tanesidir.
Halk arasında "sanat" kelimesi;
"insanların ihtiyaçlarından birisinin karşılanması konusunda öğretilen
ve yapılan iş" anlamında kullanıldığı gibi, "ustalık, hüner,
marifet" anlamında; "Bu işte sanat vardır; kolay değil o da bir
sanattır." şeklinde de kullanılmaktadır. Maddi fayda gözeten
sanatlardan ayırabilmek için "GÜZEL SANAT" kavramı içinde, sanat'ı
şöyle tanımlamak mümkündür: "İnsanların, tabiat karşısındaki
duygu ve düşüncelerini çizgi, renk, biçim, ses, söz ve ritm gibi
unsurlarla güzel ve etkili bir biçimde ve kişisel bir üslûpla ifade etme çabasından
doğan ruhsal bir faaliyettir."